Monday, October 30, 2006

Pişmiş şip şap :)

Şip Şap..


Çok yoğun geçen günler sonrası enginar kalbi arkadaşımla evde boş boş oturup dinlenelim ve birkaç dvd inceleyelim dedik.Ama tabii boş oturmaya alışık değiliz izlediğimiz 6 film arası oturduk birde (şip şap muffin diyorum ben onlara ) şip şap muffin yaptık.Acaip pratik kolay bu şip şaplar ..hiç öyle büsürü blogger kardeşin uğraştığı gibi değil-marketten alıyosun bir kutu ŞİP ŞAP MUFFIN kutusundan geliyosun eve ve yapıyosun :) İçine iki üç şey katıyosun oldu bitti !Bir çok markanın var bunlardan ..Canınız çektimi hemen yapıyosunuz..Bizde film aralarında yaptık..ve diğer filmlerde tabii bir güzel yedik :) Ben 2 tane yedim..Enginar kalbini bilmem..Şu olayıda anlamam bizim 40 yıllık kakaolu keki yapmışlar muffin! Sen misin muffin diyen bende şip şap diycem ..boşuna filolog olmadık kelime üretelim biraz :) Bu şip şapların tuzlularıda var ve hepsi bir harika..
Diyete girdiğim şu günlerde ..aslında şu gün değil BUGÜN :) iyi gitti bu resimler.Ablamla 1 haftalığına yarışa girdik bakalım bu pazara kadar bayramda aldığımız kiloları verebilcek miyiz..Elveda çukulata pasta ..neşe kaynağı..( ama sadece 1 hafta ! ) Acaba ablam ne yedi bu gün ..umarım çok yemiştir de ben geçerim onu hehe :) Aslında bu yazımda onu özendirmek ve kek yemeğe teşvik içindi :) CANIM ABLAM ÇOK SEVİYOM SENİ ÇOOOOOOOOOOOK ... Bu kadar aile saadeti yeter eniştem kıskanmasın ! :) kocaman kocaman öpücükler sağlıklı günler diliyorum sevgili bloggerlarım :)

Sunday, October 29, 2006

29 eKİm ..2006


BUGÜN 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMIMIZ..KUTLU VE MUTLU OLSUN .. :) Okullarda 29 Ekim kutlamaları yapıldı,evler bayraklarla süslendi,gökyüzünde helikopterler ,bando ekipleri sokaklarda dolaştı.Şarkılar,marşlar söylendi,Cumhuriyetimizi anlatan resimler çizildi,yarışmalar düzenlendi, Atatürk anıtlarına çelenkler konuldu,gitarlar,flütler,sazlar,davullar çalındı,folklör ve dans ekipleri gösteriler yaptı,resmi geçitler yapıldı ve yapılacak,Bogaz köprüsü ışıklandırıldı ve akşam havai fişekler patlatılıp ışık gösterileri yapılacak..İşte İstanbulumda 29 ekim 2006 kutlamaları böyle kutlandı.. TÜRKÜZ CUMHURİYETİM GÖĞSÜMÜZ TUNÇ SİPERİ...TÜRKE DURMAK YARAŞMAZ TÜRK ÖNDE TÜRK İLERİ !

Thursday, October 26, 2006

Dünden bugüne ..













Dünden bugüne ..ben çektim ben çektim :) Resim önceden elimde olsaydı .. ağaçlar bile ..Reakarnasyon işte bu mu ..? Geçmiş hayatımdada çekmişim !! ;p

Wednesday, October 25, 2006

Oooops..


Dilinizi ısırmazssanız olacağı bu! Hani İstanbulum bana kalıcaktı..Hepsi bir şaka mıydı yani?Hani herkes bir yerlere kaçmıştı?İstanbul boşalmıştı?Yok vallahi yok..artık İstanbul bizi taşıyamıyor galiba..Acaip bir trafik..yollar kalabalık..ama genede güzel bir bayramdı.Ziyaretler edildi,eller öpüldü,çukulatalar yenildi,çaylar kahveler içildi,ben yemedim ama eminim baklava börekler mideye yol aldı..ben sadece Zerrin Özer rejime girmiş çikulata yiyemiyormuş siz yiyin benim yerime dedi o bakımdan YEDİM yoksa asla..Bu bayramıda böyle sevdiklerimizle geçirdik daha nice bayramlara..
ps:Bayramdan kalanlar..evde bitmeyen rafda,sehpada duran şeker,çukulata,lokum,badem,ezme ile pasta,kek,börek,tatlı...ve kilolar..Eminim ki bugün çoğumuz rejimin ilk günündeyiz ! :)

Sunday, October 22, 2006

MUTLU BAYRAMLAR..




Sevdiklerinizin daima yanında olduğu, bayramların en güzellerini yaşamanız dileğiyle..Hepimize MUTLU BAYRAMLAR..

The Last Day Of Ramadan..

Bayrama yeni bir sayfayla gireyim dedim ve blogumun rengini değiştirdimmmmm.Umarım beğenilmiştir.Gelelim bayramdan önceki son güne ..Bu gün Ramazanın son günüydü..Son oruçlar tutuldu son iftarlar yapıldı..Ne kadar güzelki son iftarlar bütün ailenin birlikte olabileceği bir pazar gününe denk geldi..11 ayın sultanını bu senede böyle uğurladık..
Gelelim bayram planlarına.Bu bayram nereye gidelim diye düşündük arkadaşımla ve düşüncede gitmediğimiz yer kalmadı.En sonunda bir yere karar verdik yer ayırttık bir baktık ki yeterli sayı olmadığı için iptal oldu.. başka tura aktarıldı bizde onla gidelim dedik fakat çok kısmetli olduğumuz için olsa gerek o da iptal olmaz mı ! Eh dedik öbürüyle gidelim derken 3 günlüğüne istanbuldan bizi kaçıracak gezi oldu mu sana 1 gece 2 gün! E bizde doğal olarak vaz geçtik.Ve böylece bu bayram İstanbul u bekleyeceğiz.Derken birde baktık apartmanların ışıkları kapalı, trafik azalmış,şehir sessizliğe boğulmuş.Birden garip bir sevinç doğdu içime YAŞASIN İSTANBULUM bana kaldı.. artık tutmayın beni...Istanbul da trafik nedeniyle cesaret edip gözümün kesmediği yerlere gitmez miyim ben şimdi..Hepinize şimdiden bol gezmeceler ve MUTLU BAYRAMLAR ..

Saturday, October 21, 2006

Ve Daha Fazlası..


Bsikletler de bir sanat harikası..İşte yaratıcılık.. Siz belki piposuz yaparsınız..


Yumurta yemeyen yumurcaklara ..

SANDWICH

Arkadaşlar sandviç deyipde geçmemek lazım ..Sevgili kuzenim geçen gün "YAPTIĞI" sandviçlerinden bana göndermişti ..Çok hoşuma gitti bende size göstermek istedim..Sevgili kuzenim Boğaziçindeki masterını bırakıp Almanya'ya mastera gitti ..biz de zannediyoruz ki ders çalışıyor..Ama tabii sadece mühendis olmakla iş bitmiyor işin sırrı SANDVİÇlerde olsa gerek :) Ramazanın bu son günlerinde belki iftara hazırlamak istersiniz diye düşündümm....


Gel Gel sandviçe gel...

Wednesday, October 18, 2006

Here is my list coming !!

Yesterday, I made a list about what I like doing in Istanbul. Here comes the list. :) I love everything in Istanbul ; the history, it's nature, the climate, and of course it 's people. I like watching the sunset at Maiden Tower in Uskudar. I enjoy having a baked potato in Ortakoy-Besiktas; jogging and fishing in Bebek-Besiktas. I like drinking tea in a thin belly glass at Bosphorus. I like having meat-balls in Sultan Ahmet. I like going to covered bazaar. I like going to islands in spring and I like going to Istiklal street in Beyoðlu in autumn. I like going to operas, ballets, movies, art galleries and theaters in winter. I like going to Emirgan to see tulips in April and see Judas trees everywhere. I like playing backgammon in Tophane-Eminonu and smelling the smoke of narghile. I like eating "simit" and drinking "ayran" on the ferry and throw some "simit" to sea gulls. During winter time, I like eating chest-nuts on the streets and build snow-men. I like shopping before Bayrams and on the new year.Istanbul is a very big city with its 14 million people. Istanbul is a place where you take pleasure of living and feel that you are truely alive. I like visiting palaces, castles, old buildings in Istanbul and I enjoy taking photos of them. This is what I love about my city, Ýstanbul; love of history, love of life, love of people, love of Istanbul.

Monday, October 16, 2006

ÇIKOLATA VE BAŞTAN ÇIKMA

Gizem ,esrar ,bilinmezlik,gizlilik,bir nevi bastan cıkarma.Belirsizlik simülasyonun en keskin belirtisi..Baudrillard , özellikle ‘baştan çıkarma’ söz konus olduğunda simülasyonun ta kendisi olduğunu ileri sürer.
Etkili bir afrodizyak olan kakao yağından yapılan çikolata tam anlamıyla tek başına bir baştan çıkarıcıdır.Bu bağlamda ‘Çikolata’ adlı filmde baştan çıkarıcı olarak bilinen çikolatanın yanında başka baştan çıkarıcı etmenlerde bulunmakta.’Çikolata’ filmi bastan asağıya gizem içinde olan bir film.
Bilinmeyen yerden gelen , babası dahi bilinmeyen bir kız çocuğuyla annesinin küçük bir kasabaya gelmesiyle başlayan bir esrar perdesi...Gelinen kasaba ; gelenek ve göreneklerine bağlı ,belirli katı kurallar, çizgiler dışına çıkmayan ,yeniliklere kapalı tutucu bir kasabadır. Kasaba halkı töreleri yüzünden istediklerini yapamayan bir nevi simulasyon içinde yaşayan , istediği gibi değil istenildiği gibi yaşayan bir halktır.Kasabanın merkezindeki kilise ve kilisenin önünde duran siyah heykel eski geleneklerin bekçisi gibi kasabalıların tepesinden onları hep gözetler.
Bilinmeyen yerlerden gelen yabancı bir kadın ve kızı bu kasabadan bir dükkan kiralar ve dükkanın gizemini ,baştan çıkarıcılığını yok etmemek için dükkanı gizli gizli hazırlamaya başlarlar.Bu gizlilik sayesinde dükkan kasabalıların ilgi odağı olmayı başarır.Dükkanın ismi , dekorları, esrarı bozmamak icin eski, gizemli bir uygarlığın ismi olan ‘Maya’ dır.
İçinde ne olduğunu bilmeden çikolatayı yiyen kasaba halkı ,çikolatayı çok sevdiği halde geleneklerine karşı gelmemek ,sıradanlığın dışına çıkmamak için bu tadını beğendiği çikolatayı yememekte diretiyordu.Fakat ‘tam size göre bir çikolatam var’ diyerek insanlara bir yönlendirme yapan çikolatacı kadın bu sayede çikolataya ‘artı’ bir gizem katarak cikolatalarını baştan çıkarıcı yapmıstır.Bu çikolataları deneyip töreler dışına çıkan kasaba halkı simülasyondan kurtulup gerçek hayatının isteklerini yaşamaya başlar ve bu gönüllü baştan çıkma insanları mutlu eder.
“Baştan çıkaran şey,bir kadının şu ya da bu oyunu değil , o oyunun sizin için oynanmış olmasıdır.Baştan çıkarıcı olan şey baştan çıkarılmaktır; bu anlamda baştan çıkarıcı olan şey de baştan çıkarılmış-varlıktır.Başka bir deyişle ,baştan çıkarıcı olan insan , baştan çıkarılmış varlığın kendini bulduğu insandır..” der Baudrillard.Çikolata filmindede sadece kişiye hazırlanmış bir baştan çıkarıcı -Çikolata- vardır .Herkese farklı bir çikolata..
Baudrillard dişilin ayrıntıları azar azar verdiğini söyler tıpkı çikolata filminde Juliette Binoche ‘nın dükkanın gizemini son dakikalara kadar titizlikle saklaması gibi.Sırrı çözülemeyen gizemli uygarlık Maya ve kadının yersiz yurtsuz olması gibi ögelerde burada gizemi arttırıp baştan çıkarmaya yönlendiren etmenler olarak karsımıza cıkmakta. Baudrillard’ın ifade ettiği gibi gizem perdesi cezbedicidir.Denizlerden gelen , evi yurdu olmayan Johnny Depp ise denizden gelerek herkesin baştan çıkmasına yardım eden kadını baştan çıkararak bütün bir film Baudrillard ‘ın bahsettiği simülasyon olan baştan çıkarma üzerine işlenmiştir .

SOBELENDIM :)

Yıllardır görmediğim üniversiteden arkadaşım Rahşan'ı blogumda comment yazarken görünce hakkaten çok şaşırdım.Napmış ne etmiş taaa Almanyalardan beni takip etmiş ve blogda beni sobelemiş :)Cıvıl cıvıl şen şakrak upuzun koyu kahve saçları olan Rahşan birden gözümde canlandı ve beni eski günlere götürdü..1900 lü yılların son demlerine ..Sabah 6:45 vapuruyla arkadaşlarımla Kadıköy'den Eminönüne geçiş,uykulu gözlerle yer aramalar ve sonuç ayakta kalmalar .. 25 dakika sonra iskeleye yanaşan vapurdan aceleci inen insanlar,iskelede bizi karşılayan yıllar içinde meşhur olup kendini büyüten Burhan pazarlama( ki Burhan abi üniverstede okuyan bir arkadaşımızın tez konusu olmuş gazetede çıkmıştı ), tramvaya koşturan öğrenciler ve işe giden insanlar..tramvaydan okula uzanan yol Sirkeci,Gülhane,Sultan Ahmet,Çemberlitaş,Beyazıt,Üniversite derken anfiye yerleşen bizler , saat 8:00 ve dersin iptali! The Outline of English Literature dersi ise 14:00 da ! İşte o anlarda biz neler yapardık...Çemberlitaşda bizden başka kimsenin olmadığı ilk sinema seansına girerdik bazen.Sigara içmediğimiz için kantindede kalamazdık ve çözüm alternatiflerini en yakın fast food restorantında değerlendirir ya da Yerebatan sarnıcına,Sultan Ahmet'e, Sahaflara,Kapalı çarşıya giderdik..Zaman tünelinde dolaşma edasıyla Mısır çarşısından soya soslu fıstıklardan alır okula geri dönerdik.Ve aralarda çooooooooooooooooooooooooooook güledik .. ;)

Wednesday, October 11, 2006

SiNeMA TaRİhiM

iki gün önce şu moda olan alışveriş merkezlerinden birinde (hani üst katlarında sinema olan)arkadaşımla sinemaya gittiğimizde konu döndü dolaştı ve eski sinema günlerimize geldi.Annem beni ilk "Jaws" a götürmüştü ilkokulda falandım ki bu bende öyle bir etki yapmış ki hala bile 28 yaşımda asla vede katıyetle tek başıma derinlere açılamıyorum! Ve Jaws ı en sevdiğim film "E.T" takip etmişti ..ne kadar da sevimli gelirdi bana!Halbuki şimdi bakıyorum da aslında oldukça çirkin bir şeymiş ya ..neyse yıllar geçti orta okulda sinemaya Kadıköye giderdik ..isim vermiyim ama hani şu yerin altında olan koca ekranlı sinemalar ..birde tarihi güzellikte taş heykellerle süslü olan binadaki sinemaya ..az gitmedik..O sinemalarda yer gösterenlere bahşiş bırakmak sanki zorunluluktu ..öğrenci bile olsan bozuk para vermen farzdı ki bir kere hiç unutmam bozuk kalmamış adam başımızdan gitmemişti..çok utanmıştık..O dönemler sinemaya buralara gidilirken liseye başlamamla şu meşhur kapalı alışveriş merkezleri açılmaya başladı.Yavaş yavaş kadıköyden ayağımız çekilmeye başladı ...Geçen gün bir düşündümde kadıköye gitmeyeli epey olmuş..Halbuki eskiden ..alışveriş yapar, sinemaya gider, kestane şekeri ,döner,tavuk göğsü üstüne dondurma yerdik.. mutlaka Mc donald'S a uğrardık..takım arkadaşlarımla her maç sonrası ordu gibi dalardık buralara..lise sonda dershane günleri herkesi tanır,çıkışta uğramazssak olmazlara uğrardık..bunlar genelde boğaz işleriydi tabii :) Dün kadıköye gittim ve o kadar değişmiş ki ..bizim eskiden sinema diye gittiğimiz yer ayakkabıcı olmuş ve ayakkabılar sinema perdesinin önünde post modern bir tarzda sergileniyordu..ah ah dedim ne kadarda değişmiş..acaba bundan 10 yıl sonra sinemaları ne olarak kullanacaklar ..!

Tuesday, October 10, 2006

siyah zeytin

Yoğun istek üzerine "hamarat kuzenim ASLI" ve çok sevdiğim bir arkadaşım için siyah zeytin geliyoooooooo : Zeytinler siyahken toplanılarak yıkanır bir kavanoza bir sıra siyah bir sıra kayatuzu konarak işleme devam edilir.Zeytinlerin acı suyu çıkar.20 gün sonra siz en iyisi tadına bakın olmuşsa olmuştur.Ah ah gurbet ellerde Almanyalarda masterını tamamlamaya çalışan kuzenim benim sen en iyisi marketten al hiç uğraşma :) Bengücüm biliyorum ki sen hiç bir zaman tadına bakmıyacaksın ama ben genede yazdım :) Gazozcum sende galiba hamaratlığa başlıyosun..haydi kolay gele :)

Sunday, October 08, 2006

Here is the picture!

Zeytincikler..

Valla sizi bilmem ama geçen sene ben hayatımda ilk defa zeytin yaptım:) Bahçemizdeki yegane zeyin ağacı geçen sene ilk defa zeytin verdi ve ben zeytin yapma işlemine başladım.Ne kadar uzun sürüyormuş zeytinlerin yapılması.. ama yenmeside bir o kadar hızlı olsa gerek!Bundan birkaç yıl önce dünyayı dolaşan benim gibi seyahat düşkünü Brezilyali bir arkadaşım hayatında ilk defa bir zeytin ağacı gördüğünde ağzına hemen bir tane atmış ve dehşete düşmüş,bana heycanla anlatmıştı.Zavallı Airton'a kimse zeytinin belirli işlevlerden geçtiğini söylememişti anlaşılan.Zeytinin belirli işlevlerden geçtiğini bilmeme rağmen o işlevlerin neler olduğunu bilmiyordum ve elime böyle bir şans geçince neden olmasın? diyerekten işe koyuldum.Edremitli zeytincilik yapan arkadaşım Esat'a hemen acil bir telefon açaraktan detayları aldım.Siyah ve yeşil zeytin yapmaya koyuldum.Topladığım zeytinlerin bir kısmı siyah bir kısmı yeşildi.Belki günün birinde sizde yaparsınız ..işte şöyle :Yeşil zeytinler 3,4 yerinden çizik atılıp 10 gün suda kavanozda bekletildikten sonra 5 gün sabah akşam suyu değiştirilmek üzere bekletilmeye devam edilir.Acı suyunu döktükten sonra tuzlu suda 2 gün bekletilir.(tuz miktarı bir yumurtanın yüzeceği miktarda olacakmış)Tuzlu su süzüldükten sonra bir kaba çıkarılıp limon tuzuyla karıştırılır.Limon doğranır,tuzlu limonlu su yapılır ve zeytincikler içine konur.Hafifte zeytinyağı ..ohhhh gelsin şahane ev işi yeşil zeytincikler.Yeşil zeytin sevdiğim için büyük bir kavanoz yeşil zeytin ufak bir kavanoz siyah zeytin yaptım :) Dün topladığım içinbu seneki zeytinleri, daha 20 güne yakın var tadmama..beklerim.. Siyah zeytinide başka sefere belki anlatırım :)

Thursday, October 05, 2006

WHOSE EYES!

Öğretmen ve öğrenciler derse başlamıştır.Aradan 2 ya da 3 dakika geçer ve sınıfın kapısından "tık tık" sesi duyulur.Uyku sersemi olan öğrenciler birden irkilir ve 72 göz (2 si öğretmene ait !)kapıya döner..kapı yavaşça açılır ve mezun olmuş iki öğrenci koşarak sınıfa dalar .Öğretmenleri okulunu değiştirip yeni okuluna başlamasına rağmen öğrencileri tarafından bulunmuştur.Farklı formada iki öğrenci ellerinde küçük birer paket "HAPPY BIRTHDAY TEACHER" der ve öğretmenlerine sarılırlar.Zaten sulu göz olan öğretmenlerinin o iki gözü çoktan nemlenmiştir.Dolu gözlerle onlara bakar ve inanamaz..Eveeeeeet that two eyes belong to me ! :) B-I-N-G-O !!

Sunday, October 01, 2006

BUGUN BENIM DOGUM GUNUM :)


BU GÜN BENIM DOĞUM GÜNÜM :)
TODAY IS MY BIRTHDAY :)